Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Adana Milletvekili Dr. Müzeyyen Şevkin, Cumhurbaşkanlığı kararıyla ‘Özel İrtibat Vergisi’ ismi altında toplanan sarsıntı vergilerinin yüzde 7.5’ten yüzde 10’a çıkarılmasının akabinde açıklama yaptı.
‘Özel irtibat vergisi’ ismiyle bugüne kadar 36 milyar dolarlık sarsıntı vergisi ve 23.5 milyar lira imar affından kaynaklı para toplandığını fakat bu paraların akıbetinin bilinmediğini kaydeden Şevkin, sarsıntı ve imar affı paralarının nereye harcandığına dair tekraren hükümete sorular yönelttiklerini, uyardıklarını lakin bu mevzuda rastgele bir açıklama yapılmadığını lisana getirdi.
Şevkin, “Cevap veremiyorlar lakin vergi oranlarını yükseltmeyi biliyorlar. Zelzelelerde insanların ölmemesi için sarsıntı öncesi, sarsıntı anı ve sonrasında rastgele bir kaynak aktarılmıyor, zelzelelerde evvel irtibat çökmesine karşın bu alana da rastgele bir kaynak aktarılmıyor lakin her nedense vergisini almayı, bununla yetinmeyip vergiyi yükseltmeyi biliyorlar” dedi.
VERGİ TAM GAZ!
Yapılan son vergi artışının akabinde her türlü taşınabilir elektronik haberleşme, radyo ve televizyon yayınları, kablolu-kablosuz internet servis sağlayıcılığı hizmetlerinden alınan vergi oranlarının yüzde 7,5’ten 10’a çıkarıldığını, bu hizmetleri alan vatandaşın yüzde 33 oranında daha fazla para ödeyeceğini lisana getiren Dr. Şevkin, “Bir taraftan vatandaşa yük üstüne yük bindiriliyor, öteki taraftan kentsel dönüşümler çok katlı, rantı yüksek binalar olarak topluma dayatılıyor. Bugün ülkemizde 18 vilayet, 81 ilçe ve 502 köy yahut mahalle direkt fay sınırları üzerinde yer alıyor. Türkiye, Kuzey Anadolu, Güneydoğu ve Ege Bölgesi’ndeki fay sistemi olmak üzere tehlikeli bir tektonik hareketliliğin olduğu fay çizgileri üzerinde yer alıyor. Bu yüzden zelzeleler daima olacak. Yani yağmurun, şimşeğin engellenememesi üzere zelzele de doğal bir olay ve hasebiyle sarsıntıyla yaşamayı öğrenmek gerekiyor. Sarsıntılar önlenemez lakin yarattığı hasar ve kayıplar önlenebilir. Bunun için de fay çizgileri üzerine, alüvyal toprakların üzerine, ovalara yerleşmemek gerekiyor. Sağlam temel, sağlam bina, sağlam taban ve kaliteli inşaat materyali çok kıymetli. Tüm bu gerçekler ışığında hükümetin topladığı vergileri sarsıntısı önlemek için kullanması gerektiğini bir defa daha hatırlatıyoruz” diye konuştu.
Türkiye’nin sarsıntı ve doğal afetlere karşı tedbir almak yerine zelzele yahut doğal afetler sonrası yaraları sarmaya çalışmakla meşgul olmasının ekonomik açıdan daha kıymetli olduğuna işaret eden Dr. Şevkin, “Bu halde hareket ederek insanlarımızın canlarını kaybetmesinin önüne geçemeyiz. Maddi kayıpların dışında hiçbir insanımızın ömrü değer biçilemez.
“FAY YASASI ÇIKARILMALI”
Öteki ülkelerde önemli boyutlarla zelzeleler olmasına karşın can kaybı olmadığına dikkat çeken Dr. Şevkin, Türkiye’de maalesef yüksek sayıdaki can kayıplarıyla karşılaşıldığının altını çizdi. Dr. Şevkin, “Fay yasasının çıkarılmasına yönelik 3 kanun teklifimiz, 10’a yakın soru önergemiz var. Ancak bunlar İzmir sarsıntısına kadar gündeme dahi gelmemişti. Yapı kontrollerinin, taban etütlerinin kesinlikle denetim edilmesi; yer temel yapı dizaynının çok iyi irdelenmesi gerekiyor. Kentsel dönüşümün de ada bazlı olması gerekiyor. Kentsel dönüşüm yapacağınız vakit bir adanın tamamının jeolojik ve jeoteknik etütleri yapılmalı. Nitelikli, uzman takımlara misyon verilmeli. Mimar, mühendis ve kent plancıları sürece dahil edilmeli. Yapı kontrolünde çok daha sağlıklı bir halde yerden başlayarak yapılması gerektiği konusunda çalışmalarımız da oldu. Meclise sunduğumuz soru önergeleri ve kanun teklifleri ile gündeme getirdik ancak maalesef bu hususta şimdi bir adım atılmadı” halinde konuştu.
“SİZ AFFETSENİZ DE, TABİAT AFFETMEZ”
Heyelanlı bir bölgede oturan kişinin ruhsat alamadığı için ‘İmar Affı’yla, hazineye muhakkak bir ölçü para ödeyip yasal olarak oturma hakkı kazanabildiğini vurgulayan Şevkin, “36 milyar dolarlık zelzele parasıyla birlikte ‘İmar Affı’ ismi altında 23.5 milyar lira para toplandı. Bu paralar için vatandaşın ömrü hiçe sayılıyor. Tüm bu usulsüzlükleri tabiat affetmiyor. Şayet toplanan bu paralar riskli bölgeler için harcanmış olsaydı yalnızca geçen yıl 268 kişi çığ, heyelan üzere doğal ancak insan eliyle afete dönüşen olaylarda ömrünü yitirmezdi. Ayrıyeten Türkiye’deki riskli ve kaçak yapı stokunun büyük kısmı sarsıntıya ve doğal afetlere karşı hazırlıklı hale getirilirdi” dedi.
Cumhuriyet
