Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Türkiye’deki krizi olağanlaştırmak için “Avrupa’da kuyruklar var, bizde bu türlü bir şey yok” istikametindeki kelamlarını kıymetlendiren Avrupa’daki yurttaşlar yaşadıkları ülkelerde kuyruk göremediklerini anlattı. Avrupa’da yaşayan Türkler, “Her istediğimize ulaşabiliyoruz, Türkiye’de yaşayan akrabalarımız markete gittiklerinde öfke patlaması yaşıyor” dedi.
Erdoğan’ın “Amerika’nın, İngiltere’nin halini görüyorsunuz değil mi? Akaryakıt yok akaryakıt. Almanya’da kuyruklar, Fransa’da kuyruklar, yiyeceklerini bulamıyorlar, Türkiye’de bu türlü bir sorun yok” açıklamasına ait, yurtdışında yaşayan yurttaşlar Cumhuriyet’e konuştu:
‘FİKİR ÖZGÜRLÜĞÜNE ALIŞTIK’
Kenan C. (Almanya’da yaşıyor): Hayal âleminde yaşıyor. Yazık, inanan var mı? Almanya’da istediğimizi yiyip içip istediğimizi konuşuyoruz. Şimdiye kadar bir kuyruk görmedim. Türkiye’de akrabalarımız şu an markete girince öfke patlaması yaşıyorlar. Türkiye’ye dönüp onlar üzere asla olmak istemem. Yaz tatillerinde Türkiye’ye geldiğimizde evvelki yıl aldığımız eserin fiyatını ikiye değil 4’e, 5’e katlanmış buluyoruz. Türkiye’yi, ülkemi seviyorum lakin oradaki beşerler için çok üzülüyorum.
Zeynep D. (Almanya’da yaşıyor): Yeni akaryakıt aldım, ben kuyruk görmedim. Marketlerin önünde kuyruk yok. Herkes istediğini ucuza alıp yiyebiliyor. Hayat standartları ve rahatça yaşamak için Almanya yahut rastgele bir Avrupa ülkesi Türkiye’den çok çok daha mantıklı bence.
Asel Y. (Fransa’da yaşıyor): Türkiye’ye dönmeyi bir orta bende düşünmüştüm. Lakin artık istemiyorum. Neden diye sorarsan Türkiye’de yaşamak, sayılmak için güçlü olman gerekiyor. Avrupa’da alışılmış ki zenginler güçlü daha hoş bir hayat yaşıyorlar. Fakat sınıf değişikliğini asla göremezsin. Türkiye’deki üzere değil yani. Burada varlıklı de yoksul de olsan tıpkı halde etini falan yersin mesela. Fark asla yemek durumunu etkilemiyor. Burada devlet çok yardımlar ediyor. Açıkçası bence kimse aç kalmaz burada. Ancak koronavirüs pandemisi nedeniyle kuyruklar yardım yerlerinde daha da çoğalmış o doğrudur. Lakin bence o denli abartacak bir şey yok. En kolayı dışarıya çıkınca pek fazla dilenci yok. Türkiye’de o denli değil adım başı dilenci yahut çöp toplayan biriyle karşılaşabilirsin. Türkiye’de yaşamak istemememin ikinci nedeni ise kültür farklılığı. Mesela ben burada doğdum büyüdüm. Türkiye’ye gelince bize yabancı muamelesi yapıyorlar, yerli üzere değil. Yok “Gaziantepli misin, Vanlı mısın?” üzere. Burada biriyle tanışırsan sana ismini sorar. Görüş açımız farklı fakat haksızlığa uğramıyoruz. Fikir özgürlüğüne de alışmışız. Orada ben elimi kolumu sallayarak istediğimi yiyip istediğimi söyleyebilir miyim? Yani velhasıl çok güçlü olarak dönüyorsam evet tamam dönerim Türkiye’ye lakin olağan sınıftan yahut yoksul olarak dönüyorsam hayır.
‘KADINLAR ALT SINIF GİBİ’
Leyla D. (Fransa’da yaşıyor): Fransa’da yalnızca birinci karantinada beşerler önlem gayeli dolaplarına makarna, tuvalet kâğıdı üzere besin ve eşyalar stok yaptı. Türkiye’de yaşamama nedenlerimden bir tanesi de önlem gayeli stok. Bu imkânsız zira beşerler günü gününe yiyebiliyor.Türkiye’de beşerler maaşlarıyla hiçbir vakit dolaplarını düzgün bir formda dolduramıyor, fiyatlarlardan ötürü et üzere temel besin alamayan var, orta sınıf diye bir şey yok. Ya çok zenginler, ya da çok yoksul. İnsanların iş hakları yok. Daima alt kademe çalışıyor, haktan mahrum bir toplum var. Fransa’da 35 saatten fazla çalışamaz bir personel. Fransa’da insanların en azından beş hafta müsaadesi var. Türkiye’de okul sistemi çok berbat, okuyan bir insan, master almış olmasına karşın, torpil olmadan bir işe giremiyor. Bayan daima bir alt sınıftaymış üzere görünüyor, bu restorantlar da dahil, işyerlerinde çok besbelli. Bayanlar Türkiye’de özgür değil.
‘FIRSATÇILIK YAPAN YOK’
İngiltere’den Hasan K.: Ülkemizin Cumhurbaşkanı neden bu yollara başvurur bilmiyorum lakin ne bir kıtlık ne bir kuyruk yok burada. Şu formda kuyruk var: Yalnızca dizel araçlar için arabası olanlara var ki akaryakıt için bu zahmet mutlaka yok. Ve bunun yeniden siyasi bir fikir için yapıldığını düşünüyoruz. Zira ülke yavaş yavaş dizel araçları yasaklama istikametinde bunun tesirini göstermek için insanları bu türlü empoze ediyorlar. Londra’ya ‘ulez’ dedikleri bir sistemi getirdiler, 3 yaş üstü dizel araçların Londra’ya girmesi fiyatlı. Besin yahut öteki eserler için kelam konusu değil bunu söyleyeyim. Valla aklı olan kimse şu kurallarda bırakıp Türkiye’ye gelmez. Pandemi münasebetiyle eserlerde küçük kıpırdama oldu lakin Türkiye üzere fırsatçılık yapan olmadı şükür.
Cumhuriyet
