Siyasal islamın fikir babalarından, Işık cemaatinin kurucu ismi Said Nursi için kayyım idaresindeki Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından anma merasimi düzenlendi.

Said Nursi, vefatının 61’inci yıl dönümünde “Üstada Saygı” temasıyla Sezai Karakoç Kültür ve Kongre Merkezi konferans salonunda düzenlenen aktiflikle anıldı.

Parıltı cemaatine yakın İstanbul İlim ve Kültür Vakfı’nın Said Nursi’nin hayatının anlatıldığı ve 29 dakika süren sinevizyon gösterimiyle başlayan aktiflik, Kuran tilavetiyle devam etti. Dicle Üniversitesi Ziya Gökalp Eğitim Fakültesinden Doç. Dr. Hatip Yıldız da Said Nursi’nin “eser”leri ve ömrü hakkında iştirakçilere bilgi verdi. Programda Eymen Said ve takımı de ilahiler seslendirdi.

“İSLAM DECCALİ ATATÜRK”

23 Mart 1960 tarihinde 82 yaşında Şanlıurfa’da ölen Said Nursi, birtakım yazılarında Atatürk için İslami literatüre nazaran en ağır ithamlardan biri olan “deccal” sözünü kullanıyordu.

Nursi’ye ilişkin o satırlardan kimileri:

“Ben bir manevi alemde, İslam Deccalini gördüm. Yalnız bir tek gözünde teshirce bir manyetizma gözümle müşahade ettim ve onu bütün bir münkir bildim. İşte bu inkarı mutlaktan çıkan bir cüret ve yürekle mukaddesata atak eder.(…) Ama kahraman ve mücahit ordunun ve dindar milletin ruhundaki nur–u iman ve Kur’an ışığıyla hakikat–i hal–i göreceği ve o kumandanın çok dehşetli tahribatını tamire çalışacağı rivayetlerden anlaşılıyor.” (Şualar458–459,Siracun Işık 247)

“Ölmüş gitmiş dünyadan ve hükümetten alakası kesilmiş bir adam hakkında otuz sene önce bir Hadisi Şerif’in ihbarıyla Kur’an’a ziyanlı bir adam çıkacak demiştim. Sonra Mustafa Kemal’in o adam olduğunu vakit gösterdi.” (Emirdağ Lahikası I/278, Yirmi Yedinci Mektuptan Sabık Reis-i Cumhura ve üç makama gönderilen istida.)

“…Lozan Muahedesi’nde kelam veren ve pek şiddetli ve dehşetli hamlelerine karşın hiçbir gerçek Müslüman Türk’ü Protestan yapamayan ve millet-i İslam için pek ziyanlı olduğunu efaliyle ispat eden ve Hadis-i Şerif’in haber verdiği o fevkalade şahıs kendisi olduğunu (yani Deccal, y.n) hayat ve mematiyle gösteren Mustafa Kemal’e bir mahrem yapıtta “din yıkıcı, Süfyan” dediğimizi (…)” (Emirdağ Lahikası I,50?51;Yirmiyedinci Mektuptan Mahkeme-i Kübraya Şekva ve Müdafaatın Bir Haşiyesi olan Kesimin Hülasasıdır, Ayrıyeten Müdafaalar, 226-227)

Cumhuriyet