CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaoğlu, geçen hafta sonu yapılan kurultay sonrası partisinin küme toplantısında açıklamalar yapıyor.
Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şunlar:
TÜRKİYE’Yİ BİRLEŞTİRMEK İSTEDİK
Mahallî idaredeki arkadaşlarım, pandemi sürecinde bütün mahzurları aşan belediye liderleri arkadaşlarıma bir tarih yazdıkları için teşekkür ettim. Milletvekili arkadaşlarım günün 24 saati daima çalıştılar. Niçin çalıştık? Halkımız için. Ayrıştıran iktidara karşı Türkiye’yi birlikte birleştirelim dedik.
CUMARTESİ ANNELERİNE DUAYI ÇOK GÖRDÜLER
800 haftadır bir küme anne evlatlarını arıyor. Evlatları kaybolduğu vakit kimileri 12, kimileri 16, 20, 30 yaşlarındaydı… Nerede kayboldu onların evlatları? Asıl soru bu. Bu anneler evlatlarını nerede arıyorlar. Gözaltına alındılar, tutuklandılar, bir mühlet sonra hiç kimse haber alamadı. 800 haftadır Galatasaray’a gelip 800. haftada bir karanfil bırakmak istediler. Öldüklerini biliyoruz lakin mezarı nerede, gidip bir Fatiha okuyalım diyorlar. Bunu bile çok gördüler. Evladım nerede diye soran annenin sesini duymayan insanlara ben insan demem. Hani faili meçhuller olmayacaktı? Bir insanın hayatı bu kadar ucuz olamaz. Berfo ana oğlunun mezarının nerede olduğunu bilmeden hayatını kaybetti. Berfo analara ne diyeceğiz?
Diyarbakır’daki anneler de mübarek annelerdir. O evlatların terör örgütüne gitmesini kim sağladı, ortamı kim hazırladı? Anneler ortasında hiçbir ayrım yapmıyoruz, her anne annedir. Karanfil bırakan annenin sesini duymayan insan değildir!
NIÇIN TUTUKLULAR?
Osman Kavala 1001 gündür içeride. Beraat etmişse beraat etmiştir, yeni bir kabahat uyduruyorsanız siz Osman Kavala’dan intikam alıyorsunuz. Artık yargı değil vaka bir intikama dönüşmüştür. Tıpkı Selahattin Beyefendi üzere. Bu beşerler hatalı değil ki…
Müyesser Yıldız doğruları yazdı diye mahpusta. Barış Pehlivan doğruları söyledi diye, Murat Ağırel yolsuzlukları yazdı diye. Ne yaparlarsa yapsınlar. Kalemini satmayan hiçbir gazeteci zorun karşısında diz çökmez.
KURULTAY EN SISTEMLI KURULTAYIMIZDI
37. kurultayımızı yaptık. Aşikâr çevrelerin kurultay konusunda kaygıları vardı. Fakat tahminen de bizim bugüne kadar yaptığımız en nizamlı kurultaydı. Herkesin yeri aşikâr ve herkes çok rahattı. Kimseyi üzmemeyi itina gösteren bir kurultay gerçekleştirdik. Emeği geçen tüm arkadaşlarıma yürekten teşekkür ederim. Bu kurultayda İkinci Yüzyıla Davet Beyannamesi’ni dillendirdik.
13 UNSURA EVET DİYEN DOSTUMUZDUR
‘İkinci Yüzyıla Çağrı’ beyannamesinde neyi anlattık; işsizliği, yoksulluğu, adaletsizliği, yolsuzlukla çabayı çözeceğiz. Kimlerle birlikte mi çözeceğiz? Dostlarımızla! Dostlarımızla deyince havuz medyası titredi. Dostlarımız kim? Bu problemlerin tahlili için yanımızda duracak olan ve bu problemleri hissedenler. Kurultayda ortaya koyduğumuz 13 unsura kim ‘evet’ diyorsa bizim dostumuzdur.
DİKTAYA SON VERECEĞİZ
Demokratik yolla bir dikta idaresine son vereceğiz. Nasıl yapacağız? Yeni bir anayasa yapacağız. Bugüne yapılan büyün anayasalar tonu değişmekle birlikte vesayetle oldu. Hiçbir vakit toplumun bütün kısımları bir ortaya gelip bir anayasa değişikliği olmadı. Son anayasa değişikliği baskı devrinde yapıldı. Anayasa kitapçığını eline alan her vatandaş bu benim anayasamdır diyecek.
PARLEMENTO VE YARGI SARAYIN VESAYETİNDE
Bu anayasanın özünde demokratik parlamenter sistem olacak. Cumhurbaşkanı partili olmayacak, tarafsız olacak. Herkese eşit uzaklıkta olduğu için anayasa ona hakim tayin etme yetkisi veriyor. Bir partinin genel lideri hakim tayin edemez. TBMM’de gece yarısı kanunları olmayacak. Milletin çıkarları neyi gerektiriyorsa o yasa konuşulacak. Kurullarda görüşmelerde bütün taraflar zarurî olarak çağrılacak. Ben bir hususta bir kanun çıkarıyorum fakat o mevzunun uzmanlarını ve o hususun içinde olanları da dinliyorum demektir. O kanun ortak görüşle çıkıyor diyecekler. Adalet, itimat vermesi lazım. Bugünkü parlamento ve yargı sarayın vesayeti altındadır.
40 YILDIR ÇÖZEMEDİNİZ, BİZ ÇÖZECEĞİZ
40 yıldır Kürt sorunu tartışılıyor. 40 yılda bir sorun neden çözülmez? Sorumlusu kim esnaf mı manav mı üniversiteki hoca mı işsiz mi? Sorunu çözmeyen siyasi otoritedir. On binlerce kişi hayatını kaybetti fakat bu sorun çözülmedi. Artık hâkim güçler bu sorunu bir manivela olarak kullanıyor. Ben buradan CHP Genel Lideri olarak bu sorunu demokratik standartlar içerisinde Türkiye’nin bağımsızlığı çerçevesinde çözeceğime kelam veriyorum. 40 yıldır çözemediniz, biz çözeceğiz. Her insanın hayatı kıymetlidir. Bayrağımız, vatanımız, bağımsızlığımız çerçevesinde çözeceğiz.
LİYAKAT ÖNCELİK OLACAK
İşi ehline vermek bir inanç, insanlık, idare sorunu midir? Evet. İşi ehline vermediğinde kul hakkına fırsat açıyorsun. İşi ehline vermezsen yolsuzluğa, haksızlığa çanak tutuyorsun demektir. Bir kişinin liyakatli olması sonradan olmuyor. Evvel eğitim, deneyim, tecrübe bunların olması lazım. İşi ehline teslim etmek tıpkı vakitte ehil insanın devleti yönetirken tarafsız olmasını sağlar. Liyakat sahibi kişi vatandaşlarına eşit davranır. Oturduğu makamı vatandaşa azap etme yeri olarak göremez. Şayet bunu yapmazsanız problemleri çözemezsiniz.
ERBAŞ’A REAKSIYON: O KOLTUĞU KİRLETİYORSUN
İstanbul işgal edildiğinde İngiliz Muhipler Cemiyeti kuruluyor. Bir sürü yandaşlar geliyor oraya, periyodun sarayı her türlü takviyesi veriyor. Mustafa Kemal için idam fermanı çıkarılıyor. ‘Neden Türkiye’yi kurtarıyorsun, bak ne hoş keyfimiz yerinde’ diye. Sevr muahedesini imzaladılar. Rıfat Börekçi de periyodun Diyanet İşleri Başkanı’ydı. O da şeyhülislamın tam tersine fetva verdi.
Tarihi bilmeden belirli koltuklara oturursanız kendi tarihinizi reddetip yabancıların size dayattığı tarihi öğrenirseniz siz o koltuğa layık değilsiniz. Çıkacaksınız o denli bir konuşma yapacaksınız ki haddinizi aştığınızı bilecek ve geri almak için gayret harcayacaksınız. Bu o koltuğun hakkını veremiyorsun demektir. Sen faziletli, dürüst değilsin. O kişi bilmeli Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşları olmasaydı bugün o mescitlerin hiçbirinde 5 vakit ezan okunmazdı. Bunu biliyor musun sen!
Lanet sözcüğü, sevgi, müsamaha varken kullanılır mı? Tahminen lanet sözcüğünü Erdoğan için kullanmış olabilir onu da söylesin. Buna karşın bu sözcüğü bir din adamının kullanması gerçek değildir. Dua okunur, e okusaydın o vakit. Ağzını kapatan mı vardı? Bunlar tarihin de gerçeğin de ne olduğunu bilmiyorlar. O koltuğun kendisine paye vereceğini sanıyorlar. O koltuğu yalnızca ve yalnızca kirletiyorsunuz.
DEĞİŞTİRECEĞİZ
Rüşvet alan bir kişinin büyükelçilikte ne işi vardır? Seçim yasası değişecek dedik. Bütün vatandaşlarımız milletvekillerini mi seçiyorlar, yoksa önüne konan listeye mi mühür basıyorlar? Bunu 12 Eylül darbecileri yaptı. Darbecinin getirdiği kanunu niçin uyguluyorsunuz? Kelam veriyorum bunu yapacağım. Bütün dostlarıma kelam veriyorum. Milletin vekilini millet seçecek.
Seçim barajını kaldıracağız. Makul bir baraj konabilir. Bayanlar her seferinde siyasette yer almak istiyorlar erkekler müsaade vermiyor. Meclise cinsiyet kotası verilmeli. Siyasi ahlak yasasını çıkaracağız.
Biz siyasi ahlak yasasını çıkararak Meclis’in prestijini yükselteceğiz. Cebini düşünen değil, milleti düşünen milletvekili olacak. Uzun müddettir bu olmadı, fakat inşallah biz bunu yapacağız.Kamu ihale kanununu değiştireceğiz. Kul hakkı yemek en büyük günahsa kul hakkı yiyenlere nasıl oy veriliyor? O vakit sen de kul hakkına ortak oluyorsun.
Kütahya havalimanının maliyeti 50 milyon euro. Yolcu garantisi vermiş hükümet. 29 yıl 11 ay çalıştıracak burayı. 205 milyon 281 bin 118 euro vereceğiz. Kimin parasını veriyoruz? Bunu da değiştireceğiz.
EĞİTİMDE ÇOCUKLARI KOBAYLAŞTIRDILAR
Eğitim sistemini doruktan tırnağa yine yapılandıracağız.
4+4+4 sistemi geldiğinde tek itiraz eden parti bizdik. Bakanlar heyetinde görüşülmedi. Kalkınma planlarında yoktu. Ulusal Eğitim şuralarında, Ulusal Eğitim Bakanlığı’nda görüşülmedi. 5 milletvekili kanun teklifini verdi, hiç biri eğitimci değildi. Sonuçta milyonlarca çocuk kobay olarak kullanılıyor. Dünyada kendi çocuklarını kobay olarak kullanan tek ülkeyiz. Üniversiteler büsbütün çöktü.
İran, Suudi Arabistan ve Malezya üniversitelerinde üretilen bilgi sayısı bizim üniversitelerimizi geride bıraktı. Güçlü bir toplumsal devlet olarak aile dayanakları sigortasını kuracağız. Günlük 39 lira fiyat dayanağı veriyorlar. 1 milyon kişi fiyatsız müsaadeye çıkarıldı. Bunların toplumsal güvenlik primleri yatmayacak. Pekiş bu bir milyon kişinin çocuğu ya da kendisi hasta olursa parayla tedavi olacak.Güçlü bir toplumsal devlet kurmak bizim vazifemiz. Hizaya getiren devlet baba olmalı, şevkat gösteren devlet ana olmalı. Yereli güçlendirip, kayyuma son vereceğiz. Seçimle gelen seçimle gidicek. Orta Doğu’yu kan değil, barış alanına çevireceğiz.
Cumhuriyet
