Ezel Akay’ın yönettiği argümanlı güldürü sineması Osman Sekiz’in gösterimi, Bergen’in büyük başarısı karşısında tam üç kere ertelendi. Bilhassa Anadolu’daki sinema salonlarından gelen istekti bu. Ne vakittir hiçbir sinema salonları bu kadar doldurmamışken bırakın da para kazanalım diye. Bergen üçüncü haftasında beş milyon seyirciye yaklaşmışken nihayet Osman Sekiz’in galası yapıldı. Ben de Türk sinemasını desteklemek ismine gitmek gafletinde bulundum! Bu türlü bir eziyete katlanmak zorunda kalmak için ne üzere bir kabahatim olduğunu düşünmek bir yana, sıcaktan bunalmak ve yanımdaki adamın koca bir patlamış mısır kovasını çatır çutur boşaltmak zulmüne maruz kaldım! Sinemada metruk bir konakta, agorafobi ıstırabı yüzünden hiç dışarı çıkmadan yaşayan Osman Sekiz’in (Tim Seyfi) konağı paylaştığı “Canavarlar”la olan maceraları anlatılıyor. Canavarlar korkutmuyor ancak vahim. Yani nahoş ve tatsız. Ezel Akay da gösterimden evvel sohbet ettiğimizde, “Oyuncular o kostümlerle çok zorlandı, pandemi sırasında çektik üstelik” diye keder yandı. O denli bir senaryoda hem de o denli kıyafetlerle oynamayı kabul etmek için nasıl güç durumdaydılar kim bilir! Sinemada konutu satmak için dolandırmaya gelen komiteci Nazlı rolündeki Begüm Birgen ise galaya sinemadaki canavarlar kadar vahim bir kostümle geldi, bakamadım, sinemada tatlı olan bir tek o vardı halbuki! Sinema güldürü güya, güldürmüyor. Fantastik güya, bak bu güldürüyor. Bu kadar parayı ve emeği Ezel Akay niçin harcadı, düşündürüyor? Sinema “tamamen gerçek bir o kadar da uydurma bir masal” diye tanıtılıyor ya, büsbütün saçma sapan, bir o kadar da uydurma bir sinema olmuş, aman dikkat çarpılmayın!
Cumhuriyet