Büyük Birlik Partisi’nden (BBP) ayrılanların ismin oluşturduğu Ulusal Yol Hareketi, bugün düzenlediği basın toplantısıyla partileşme yolundaki manifestosunu açıkladı. Ulusal Yol Hareketi’nin sözcüsü Remzi Çayır, Ulusal Hareket Partisi’nin manifestosunu açıklarken “Türkiye’de süresiz siyaset hastalığı var. Türkiye katiyen vadeli siyasete geçmek zorundadır. Tüzükte katiyen ‘4 artı 4’ yahut ‘5 artı 5’ olmalıdır. Türkiye’ye yarın kuracağımız sistemi kendi partimizde yaşatmalıyız. 5 arka 5 kâfi, bu bir hizmet aracıysa 5 artı 5 yeterli” diye konuştu.
Toplantıda, 150 kişilik kurucular takımında yer alan Abdulkadir Erdil, Yunus Ekşi, Samet Elçi, Abdulkadir Bozkurt, Prof. Dr. Hayrettin İvgin, Prof. Dr. Mustafa Yılmaz, Prof. Dr. İbrahim Konur, Şafak Derya Günday, Necdet Topcu, Ali Mazhar Kır, Haşim Yanar, Murat Sancak, Arif Sağlam, Cevat Özer, Mustafa Kara, Ali Saraçoğlu, Ali Aydoğmuş, Ramazan Silay, Abdurrahman Sarı, Hasan Köse, Ali Uysal, Cemal Can, Ahmet Gürhan, Arif Köroğlu, Zeki Haral, Kubbettin Bayav, Hüseyin Yılmaz, Ahmet Taşkent hazır bulundu.
Çayır, şunları söyledi:
“İNSAN HAK VE ÖZGÜRLÜĞÜNÜ ARMAĞAN KABUL EDEN BİR HAREKETTİR”
“Milli Yol Partisi, demokratik, hukukun üstünlüğüne inanan; insan hak ve özgürlüğünü insanlığın bir armağanı kabul eden bir harekettir. Adaleti, liyakati hayatın temeli kabul eder. Milliyetçi, vatansever bir bakış açısına sahiptir ancak öteki toplumları da aşağılamayı, ötekileştirmeyi asla düşünmez. Bakış açımız ırkçı değildir. Her insan, Allah’ın bir yarattığı olduğu için saygıdeğerdir.
“MİLLET YANIYOR”
Hâlâ milletimizin ortak bir liyakat sistemi yoktur. Bu kadar esaslı, bu kadar mazisi olan bir milletin liyakat sistemi yok. Gelen, sadakat sistemi oluşturmuş; giden, sadakat sistemi oluşturmuş. İşi ehline veren olmamış. Kâfi artık. 5 sene 10 sene daha iktidarınız devam etse ne olur, millet yanıyor. Milletin yüreği yanıyor, milletin geleceği kararıyor. Sen 10 sene daha bu ülkede iktidar olsan ne müellif, olmasan ne muharrir.
“GENÇLERİMİZ ORTASINDA İŞSİZLİK YÜZDE 40”
Gençlerimiz ortasında işsizlik oranı yüzde 40. TÜİK’in bilgilerine nazaran Türkiye’de yüzde 12-13 işsizlik var. Lakin gerçek manada Türkiye’de işsizlik yüzde 20. Türkiye’de kalkınma ve üretime dayalı bir model yerine tüketime dayalı bir model var. Tahminen de dünya üzerinde tüketerek büyüdüğünü sav eden seçkin ülkelerden biriyiz. Tüketerek ülke büyür mü?
“LİDER SULTANLIĞINA VE SUNTALIĞINA SON VERECEĞİZ”
Demokrasinin hiç uğramadığı yerlerin başında siyasi partiler geliyor. Tam bir feodal yapı, tam bir ağa sistemi. Dünya bu tıp şeyleri terk edeli yıllar oldu lakin efendiler, beyefendiler oturmuşlar partiler kurmuşlar; partilerin ağaları var, azapları var, kahyaları var. Bunu da reddediyoruz. Kendi içinde kendi muhalefetini barındırmayan parti, parti olur mu? Kendi içinde farklılığı barındırmayan parti, Türkiye’deki farklılığı nasıl izah edecek yahut ulusal birliğe dönüştürecek. Onun için Türkiye’deki bu alışkanlığı da ‘Böyle gelmiş, bu türlü gitmez’ diyerek ortadan kaldıracağız. Merhum Genel Başkan’ın tabiriyle ‘Lider sultanlığına ve suntalığına son vereceğiz’. Beşerinin gururlu yaşatıldığı bir Türkiye hayal ediyoruz. İnsanın renginin, lisanının hiç gözetilmediği, lakin bu ülkede keyifli ve müreffeh yaşadığı bir Türkiye hayalimiz var. Muhsin Yazıcıoğlu’nun hayali üzere.
“TÜRKİYE’DE SÜRESİZ SİYASET HASTALIĞI VAR”
Türkiye’de süresiz siyaset hastalığı var. Hiçbir siyasi partide genel liderlerin vazife müddetleri ve misyon tarifleri çok açık değildir. Bugüne kadar mevt halinde vazife bırakmışlar, bir yahut iki istisna durumu var. Bu, Türkiye’nin önünü tıkayan çok kıymetli bir öge. Türkiye muhakkak periyodik siyasete geçmek zorundadır. Tüzükte katiyetle ‘4 artı 4’ yahut ‘5 artı 5’ olmalıdır. Türkiye’ye yarın kuracağımız sistemi kendi partimizde yaşatmalıyız. 5 arka 5 kâfi, bu bir hizmet aracıysa 5 artı 5 kâfi. Adam geliyor 50 yaşında, 90 yaşına kadar siyaset yapmış, yürüyemiyor, hâlâ da bırakmıyor. Sıkıntının ne? Sen Allah’ın bize gönderdiği son elçi misin? Gençlerin önünü açın, şu an politikler milletin önünde tıkaç pozisyonundadır.
“İNSANI BAYAN VE ERKEK AYIRMADAN”
Peygamberimizin veda hutbesinde söylediği üzere, İnsan Hakları Kozmik Beyannamesi’nde söz edildiği üzere, Türklerin yüz yıllar öncesinde hayatlarına bakın bayan ve erkeğin başka olduğu hiçbir alan göremezsiniz. Bayanı erkeği birebir işte, tıpkı alanda görüyorsunuz. Sonradan Suudların İslamı gelmiş, gerçek İslam değil. Yıl 2020, hâlâ ‘araba süremezsin’ diye bir zihniyet var orada, bizim buralarda da var. Bayanı hayatın dışına itmekle erkek hâkim toplumun millet sıkıntılarını çözeceklerine inanıyorlar. Bu hareket, insanı bayan ve erkek ayırmadan bir gören bir anlayışa sahip olacaktır. Biz bir parti kurmuyoruz, partiden öte bir hareket bu. Kendinizi partilerden bir parti görürseniz yanılırsınız. Bu türlü bir niyetimiz olamaz. Biz, bir medeniyet hareketi olmak zorundayız. Biz, partiden öte bir manayız ve mana olmaya devam edeceğiz Allah’ın müsaadesiyle.”
HİLAL VE ANKA KUŞU
Partinin sembolünde hilal ve Anka kuşunun yer aldığını söyleyen Çayır, sembollerin manasını şöyle lisana getirdi:
“Hilal bizim inancımızı, mazimizi, bağımsızlığımızı temsil eder. Anka kuşu yine doğuşu, küllerinden doğmayı simgeler. Bütün imtihanlardan geçerek milleti bağımsızlığa, mutluluğa götüren bir simgedir. Onun için hilal ile birlikte küllerimizden doğarak milletimize yürüyoruz. Allah yolumuzu açık etsin.”
Cumhuriyet
