Türkiye’de ve dünyada bayanlarda en sık görülen ve ömür uzunluğu her 8 bayandan 1’inin yakalanma ihtimali olan göğüs kanserine ait Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Bala Başak Öven, geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen Avrupa Onkoloji Kongresi (ESMO 2021) sonuçlarını kıymetlendirdi.
AİLE HİKAYESİ VE YAŞ EN DEĞERLİ RİSK FAKTÖRÜ
Göğüs kanserinde en kıymetli risk faktörlerinin başında ileri yaş ve aile hikayesinin geldiğini hatırlatan Prof. Dr. Öven, hastaların yüzde 80’den fazlasının 50 yaşın üzerinde teşhis aldığını ve tekrar tüm göğüs kanseri hastalarının yüzde 5-10’unda aile hikayesinin bulunduğuna dikkat çekti.
Prof. Dr. Başak Öven, göğüs kanseri için öbür risk faktörleri ortasında, obezite, fizikî aktivite azlığı, hayat boyunca östrojene maruziyet, daha evvel göğüs kanserinin hikayesi olması ya da göğüs duvarı göğüs bölgesine daha evvel radyoterapi almak, sistemsiz ve uzun müddetli alkol kullanımının yer aldığını anlattı.
ERKEN TEŞHİSLE TAM DÜZGÜNLEŞME SAĞLANABİLİYOR
Mamografi ile taramanın standart olması nedeniyle artık göğüs kanserinde erken evrelerde teşhis konulup tam güzelleşme sağlanabildiğinin altını çizen Prof. Dr. Başak Öven, kelamlarına şöyle devam etti:
“40 yaşın üzerinde sağlıklı her bayanın yılda bir defa mamografi taraması yaptırması gerekiyor. Bu sayede göğüs kanserine erken teşhis konulabiliyor. Ailesinde göğüs kanseri olanlar bu taramalara çok daha evvel başlamalı. Bu noktada, hastalığın erken teşhisinin tam düzgünleşme manasına geldiği unutulmamalı. Risk faktörlerinin yanı sıra idman yapmak, tertipli beslenmek, fazla doğum yapmak ve emzirmek de göğüs kanseri için hami faktörler ortasında yer alıyor.”
HASTALIĞIN EVRESİ TEDAVİ MUVAFFAKİYETİNİ BELİRLİYOR
Erken teşhisle birlikte hastalığı birinci evrelerde yakalamanın büyük bir avantaj sağladığının altını çizen Prof. Dr. Başak Öven, “Meme kanseri tedavisinde, cerrahi, kemoterapi, radyoterapi, hormonoterapi ve gayeye yönelik tedaviler üzere farklı tedaviler kullanılır. Hangi tedavinin ne vakit kullanılacağını göğüs kanserinin tipine nazaran karar verilir. Her tedavi sisteminin tesirleri ve yan tesirleri de birbirinden farklıdır” diye konuştu.
“SIÇRAMALI GÖĞÜS KANSERİNİ KRONİKLEŞTİRME HEDEFİNDEYİZ”
Göğüs kanserinin en sık koltuk altına sıçradığının bilgisini veren Prof. Dr. Bala Başak Öven, kelamlarına şöyle devam etti:
“Bugün elimizdeki tedavilerle koltuk altına sıçramış bir göğüs kanseri olayı bile tam olarak güzelleşebiliyor. Lakin teşhiste geç kalınırsa, hastalık kemiğe, akciğere, karaciğere, karın içine, lenf bezlerine, uzunluğuna sıçrayabiliyor. Bizim hedefimiz sıçralamalı göğüs kanserini de kronik hale getirmek. Bilhassa hormon reseptör seviyesi müspet olan sıçramalı göğüs kanserlerinde artık yeni gayeli tedavilerle kemoterapiye gereksinim kalmadan, hastalık tansiyon, diyabet üzere kronik hale getirilebiliyor.”
“AKILLI İLAÇLARLA SAĞ KALIM MÜDDETİ UZUYOR”
Eylül 2021 de gerçekleştirilen Avrupa Onkoloji Kongresinde (ESMO 2021), sunulan bir araştırmaya atıfta bulunarak bilgi veren Öven, “Hormon müspet olan sıçramalı göğüs kanserinde yeni gayeli tedavilerin standart tedavi olan hormon ilaçlarına eklenmesiyle; hastaların sağ kalımları manalı ölçüde uzayarak sağ kalımların 6 yılların üzerineçıktığı görüldü. 6.6 yıllık takip sonuçlarında hastaların hala hayat müddetlerinin uzayarak devam ettiği gösterildi” diye konuştu.
HASTALARIN HAYAT KALİTESİ YÜKSELİYOR
Hastaların kemoterapi gereksinimlerinin azaldığını söyleyen Prof. Dr. Öven, “Hastaların, hastalığı ilerlediğinde kemoterapiye geçme ihtimalleri akıllı ilaçlar sayesinde giderek ötelendi. Kemoterapinin yan tesirleri fazla zira sağlıklı hücrelere de ziyan veriyor. Akıllı ilaçlar hem ağızdan hap olarak kullanılıyor, hastaneye bağımlılığı azaltıyor hem de yan tesirleri halsizlik, yorgunluk, döküntü üzere kolay baş edilebilen yan tesirler oluyor. Böylelikle hem kemoterapiye gereksinim azalıyor hem hayat mühleti uzuyor hem de hastaların hayat kalitesi artıyor. Sıçramalı bir hastalık tansiyon, şeker üzere uzun süreçli bir hastalık haline geliyor” diye konuştu.
Prof. Dr. Öven, her bayanın kendisinin farkında olması gerekli diyerek, “En azından ayda bir elle fizik muayenesi yapılmalı” ikazında da bulundu.
Cumhuriyet
