TÜİK tarafından açıklanan son bilgilere nazaran enflasyon yüzde 19.58 olarak kayıtlara geçerken çarşıda pazarda ortaya çıkan tablo ise istatistikleri mumla aratıyor. Geçen yıl tıpkı periyoda nazaran neredeyse yüzde 100’e ulaşan temel besin hususlarındaki fiyat artışları vatandaşların bütçesini zorlamaya devam ediyor. Raflardaki etiketleri “ateş pahası” olarak niteleyen dar ve orta gelirli yurttaşlar ile emekliler bilhassa meyve zerzevat haricindeki temel muhtaçlıklar ortasında bulunan protein kümesindeki besin hususlarına erişmekte zorluk çekiyor.

HEPSİ LÜKS OLDU

Temel tüketim hususları ortasında yer alan yoğurda artık ulaşmak neredeyse imkânsız hale gelmiş durumda. Kooperatifler tarafından üretilen yoğurtlar artık fiyatları nedeniyle eskisi üzere tercih edilmezken 1.5 kiloluk yoğurtlar 22.5 lira, 800 gramı ise 11.5 liradan satın alınabiliyor. Mandıra ve bakkallar haricinde marketin yolunu tutan vatandaşlar ise bilinen markaların yoğurtlarını ise iki kilosunu yaklaşık 20 liraya, bir kilosunu da yaklaşık 14-15 liraya satın alabiliyor. Sütün litresi büyük marketlerde 7-9 lirayı bulurken, beyaz peynirin kilosu 45-55 lira, tulum peynirinin kilosu da 50-70 lira ortasında değişiyor.

Halk ortasında “beyaz altın” benzetmesi yapılan peynirde daha yüksek kaliteli eserleri tercih etmek isteyen ve mandıralar ile kooperatif eserleri satılan marketlerden alışveriş yapan tüketici ise 10-15 lira daha fazla ödemek zorunda kalıyor. Bir yıl evvel 50 kuruş olan yumurtanın tanesi ise 1 lira ile 1.5 lira ortasında değişen fiyatlarda satılıyor. Marketlerde 15-30’lu paketler haricinde satılan düşük gramajlı yumurta çeşitlerinin adet fiyatı 1 lira iken doğal yumurtada bu fiyat 1.5 liraya kadar çıkıyor.

Ayşe Ekşioğlu: Kaliteli ve inançlı gıdayı zati geçtik, her şeyin en ucuzuna kaldık. 1-2 lira ucuz eser bulabilmek için market market geziyoruz. Şayet bugün beşerler marketlerin önünde indirim kuyruklarında zahmet çekiyorsa bu ayıp vatandaşın, emeklinin, işçinin değil, bu ekonomiyi yönetemeyenlerindir. Yaşadığımız bu zahmetin sorumlusu marketler de değil. Zira geçen yıl bu vakitler biz tıpkı eserlere tahminen de yarısı kadar para ödüyorduk. Bu durumu artırım diyerek geçiştirmek imkânsız. Fiyatlar her yerde birebir. Büyük marketlere müfettiş gönderip ceza katıca bizim zahmetimiz bitmeyecek.

İbrahim Yılmaz: Her şeyi az az almamıza rağmen haftada 100-150 lira ortasında masrafımız oluyor. Kaldı ki boğazımızdan kısmaya, tüketmemeye başladık. Bu epey acı bir durum. Emekli olunca rahatlarız dedik ancak hiçbir şey eskisi üzere değil. Çiftçi üretmiyor, vatandaş tüketmiyor. Üretici de tüketici de satıcı da bitmiş durumda. Bu ülke tarım ülkesi, üretim ülkesi. Hesap da ortada. Yarım kilo peynir 40 lira, haftada üç litre süt alıyoruz 27 lira, dört kilo yoğurt 40 lira, 32’li yumurta 25 lira. Benim cebimden çıkan para haftada toplamda 132 lira, ayda ise 528 lira. Bunun içerisine zeytin, süt, bal, tereyağı üzere eserleri katarsanız biz aslında bitmişiz demektir. Bahsettiklerim artık lüks olmuş eserler. Biz yaşayabilmek için boğazımızdan kısmaya, daha az tüketmeye mecbur hale geldik. Gezmeyi, toplumsal aktivitelere katılmayı, konsere, sinemaya gitmeyi aslında unuttuk. Bize resmen meskeninde otur açlıktan öl deniyor ve bu durum bizi çok incitiyor.

Cumhuriyet