İktidarın FETÖ ile uğraşta zayıf kaldığı devir zaman tenkit konusu olurken, muhalefeti ağırlık altına almak için kullandığı sistemler de “FETÖ taktiği” olarak bedellendiriliyor. 15 Temmuz darbe teşebbüsünün yıldönümünde FETÖ’nün kumpaslarıyla mağdur edilen isimler Türkiye’deki kurum ve kuruluşların hala FETÖ’den temizlenmediğini belirtirken iktidarın FETÖ ile uğraşta yaptığı yanlışlara dikkat çekti.
‘ÖĞRETMEN-ÖĞRENCİ ÜZERE ALAKALARI VAR’
FETÖ’nün açtığı kumpas davalarının mağduru emekli Kurmay Albay, eski CHP milletvekili Dursun Çiçek 15 Temmuz’a giden süreçte verdikleri uğraşa iktidarın katılmadığını belirterek, katılmış olsaydı 15 Temmuz darbe teşebbüsünün mutlaka yaşanmayacağına dikkat çekti. 15 Temmuz öncesi siyasi iktidar ve FETÖ’nün iştirakinin çok açık olduğunu anlatan Çiçek, “Neye karşı bu iştirak?.. Ulusal olan orduya karşı, devletin kurumlarına, ulusal çıkarlarımıza karşı. Tahlil sürecinden tutun da Kıbrıs referandumu da dahil şer odakları birlikte hareket ettiler. Sonraki süreçte de AKP’liler FETÖ’yü küçümsediklerini, darbe teşebbüsü beklemediklerini ve alnını secdeye koyan kişilerin devlete silah çekeceğini beklemediklerini tekraren itiraf ettiler. Binaenaleyh 15 Temmuz’da yüzlerce şehit verdik. Binlerce gazimiz oldu. O gecenin bedelini çok ağır ödedik. Devletin kurumları büyük bir itibar kaybetti. 1 asırlık cumhuriyet kazanımları arkaya adım atmak zorunda kaldı. 15 Temmuz gecesi bütün demokratik kurumların FETÖ’ye karşı meydana çıkması yanlışsız karardı. Aksi halde emperyalizme teslim olacaktık” dedi.
KRİTİK SORU: ENGELLENEBİLİR MİYDİ?
FETÖ’nün kumpas mağduru emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz 15 Temmuz darbe teşebbüsünün kendisi üzere yıllarını orduya vermiş biri için utanç verici bir gün olduğunu belirtti. Siyasi iktidarın cumhuriyet rejimiyle hesaplaşma ve kendi cumhuriyetini kurma iradesinin FETÖ’yü koşut bir devlet yapısına dönüştürdüğüne dikkat çeken Yavuz, “Örgütün geçmişinin daha eskiye dayanıyor olması bu gerçeği değiştirmez. FETÖ böylelikle palazlandı. Yasal kılınan münasebet ‘askeri vesayeti’ bitirmekti” dedi. “FETÖ’nün okları iktidara dönünceye kadar aralarında bulunduğum bölüme ülkeyi cehennem ettiler” diyen Yavuz, “Her tipten ihtara kulaklarını kapattılar. Türk Silahlı Kuvvetleri’ni (TSK) kumpas davalarıyla göz nazaran göre zayıflattılar. FETÖ’nün darbe teşebbüsüne giden yolun taşlarını döşediler. O meşum geceyi yaşadık ve darbe teşebbüsüne tanık olduk. Açık bir darbe teşebbüsü oldu. Gecenin tartışılmaz kısmı darbe teşebbüsünün FETÖ tarafından yapılmış olmasıdır. Kritik soru, darbe teşebbüsünün engellenmesinin mümkün olup olmadığıdır. Şayet klasik devlet refleksiyle davranmış olsalardı o rezil geceyi yaşamazdık. Darbe teşebbüsü önlenebilirdi. Tahminen de bu karanlık yapının açık bir kabahat işlemesi istenmiştir. Bu nokta griliğini korumaktadır” diye konuştu.
FETÖ’nün tam olarak temizlendiği konusunun kuşkulu olduğunu aktaran Yavuz özetle şunları söyledi: “FETÖ çok büyük darbe yemiştir. Lakin iktidar partisi FETÖ ile savaşta büyük iki cürüm yaptı. Birincisi kendi partisine zarar gelmesin istedi. İkincisi dehşet hal salahiyetini güzeline gitmeyen kim varsa onların da ariliği için kullandı. Devletin tekrar yapılandırması, devlet için yeni bir yönetsel yapıya geçilmesinin kendisi için bile zararlı olacağını önümüzdeki günler gösterecektir. Bu adımlar darbeyi fırsata çevirmesine yol açtı. Bunun en büyük zararını hukuk devleti gördü. Günümüzde yargı siyasi iktidarın vesayeti altına girdi. Vakit zaman FETÖ’nün yargıdaki hallerini çağrıştıran gelişmelere tanıklık ediyoruz. Barış Pehlivan, Murat Ağırel, Hülya Kılınç ve Müyesser Yıldız yargılamaların son örneğini oluşturuyor. Hukuk devletini koruyamazsak darbe periyodu ömrüne mahkum oluruz.”
AHMET ZEKİ ÜÇOK: SAVAŞ GAYRIKÂFI
FETÖ’nün Balyoz kumpası mağduru emekli Askeri Hâkim Albay Ahmet Zeki Üçok FETÖ ile bir savaşın sürdürüldüğünü fakat bunun zayıf olduğunu söyledi. Üçok, TSK dışındaki kamu kurum ve kuruluşlarındaki uğraşın çok ehliyetsiz olduğunu belirterek, “Kurumların kendi internet sitelerinde bugüne kadar FETÖ’den ihraç edilenlerin sayıları var. Onları incelediğimizde ihraç ortalaması yüzde 4. Artık TSK üzere girilmesi bir güruh aşamaları gerektiren bir kurumda yüzde 50’lerde örgütlenen FETÖ’nün Sıhhat Bakanlığı’nda 1.6 ya da Kaynak Müsteşarlığı’nda yüzde 2.1, Diyanet’te yüzde 1.1 üzere örgütlenmiş olabileceğini düşünmek sahih değil. Burada çok daha rahat ve çok daha fazla örgütlendiklerini düşünmeliyiz. Mahsusen YÖK’te ihraç edilenlerin nispetin 1.8, bu durum FETÖ ile gereğince savaş edilmediğinin kanıtıdır” dedi.
‘AKP FETÖ TAKTİKLERİNE SARILDI’
Kumpas davalarının avukatı Celal Ülgen 4 yıl değil 14 yıl geçse de FETÖ kalıntılarının temizlenme mümkünlüğünün olmadığını aktardı. Ülgen, “Bunun nedeni ise FETÖ ile AKP arasında ayırıcı ve sarih bir özellik bulunmadığı için kendilerini kolay gizliyor ve AKP’li üzere davranıyorlar. Bu açıdan AKP sahiden istese bile kolay temizleyemez” dedi. FETÖ ile savaşın temel kaidesinin aklın özgür olacağı ve eleştirel aklın hükümran olacağı bir eğitim sistemi olduğuna dikkat çekerek köy enstitülerini örnek veren Ülgen, “Hem onların eğitim biçimini kullanacak ve hem de FETÖ ile uğraş edeceksin bu mümkün değildir. Bu açıdan FETÖ figürleri olarak gördüğümüz kimi şahısların AKP sıralarında faal hizmetlere getirilmesi de bu savaşın ne kadar etkisiz ve ehliyetsiz olduğunu gözler önüne sermektedir” diye konuştu. AKP’nin muhalefeti sindirmek için FETÖ taktiklerine sarıldığını belirten Ülgen “Darbe kalkışması sonrası Türkiyemizde özgürlüklerin artması beklenirken tam aykırısı oldu ve FETÖ’cülerin yargılama sistem ve taktikleri, FETÖ’cülerin mütalaayı açıklama konusundaki tahammülsüzlükleri geri döndü. Bu arada tek adam rejiminin monarşik karakteri de iyice su yüzüne çıktı. Bu bahiste monarşik karakter artık FETÖ’nün değil tek adamın ve sistemin özelliklerini de stantlar oldular” dedi.
Cumhuriyet
